Bilgi

-Sezai Karakoç-

Ne kadar da yüksek kitapların yüksek fırını
İnsan beyni dışında bir besi bilmeyen tanımayan

Çay içer gibi bir kristal bardakta
En keskin kafataslarını içen
Ey başlarını vurarak duvardan duvara
Birkaç bilgi otu toplayan koyun keçi soyu bilgin
Bildinse gözümüzün önüne
Yıllanmış ağaçların güneşten kalma kavı gibi gelen
Bu kavisten bize de bir haber ver
Bir tapınak üstünde uçmuş bir güvercin mi
Ki ne rahipleri var ne Eski Yunan şimdi
Bağırsak kıvrımlarının ne çabuk unuttun tutkusunu
Gezsek seninle ayı yıldızları bir bir
İçimizdeki bu dert yine aynı derttir
Aynayı anlayayım derken kırdın
Buldum diyerek çocuk gibi haykırdın
Kadınlardan uzaklaştık belki büyüne kapılarak
Ama uzaklaştık sabahtan öğleden akşamdan da
Kanı bilirsin bilemezsin baba bağını
Ölüyü keser biçersin ama dindiremezsin ölüden gelen sağnağı
Bir kaputa çeviren kasabayı
Birinci Cihan Savaşı’nın
Ağlayan kaputları
Bir parçası nasıl ağartır saçını bir kadının
Gençliği hiç bir delikanlının
Vuramadığı bir kuş olan bir kadının
Eski zamanlarda
Saçları uzardı hamamlarda
Ezilmiş bakır taslarla dökülen sularla
Unutulmuş silinmez bir temizlik çamaşırlarda
Ölümü insandan ayıran en keskin çizgi
Yine de yamalı ve alçakgönüllü o çamaşırlarda

Şiir Notları:
Kaput: Kaba, kalın yünlü kumaştan asker paltosu/oyunda sayı alamadan yenilme/argoda sınavları kazanamama gibi anlamları vardır.


Destek ol 
Rastgele Getir